Web Tasarım Ankara

''Korku Dağların Öcü bekler''

 YAŞANMIŞ BİR HİKAYEM 
istanbulda yaşamak kolay değildi ama annemin azmi sayesinde hep ayakta kalmışızdır.
1976 senesinin bir pazar günü rahmetli annem Edirne uzun köprüdeki cezaevinde bulunan abimi ziyarete gidiyordu.o hafta abimin haftada bir olan görüş gününe beni götürmeyeceğini söylediğinde hemen suratım asmıştım.Annem bu halimi görünce
__Oğlum sende biliyorsun Edirne otobüsü çok pahalı her hafta götüremem seni
Boynumu bükerek birazda kaprisle ...
__bir şartla kabul ederim dedim..rahmetli annem kapıdan çıkmaya hazırlanırken.
__Söyle bakalım neymiş şartın deli oğlan 
Elimdeki küsme kozunun bu seferde işlediğinin göstergesiydi.hemen kartlarımı açıp şartlarımı söyledim 
__Eğer beni Edirne ye götürmezsen bende....Denize giderim o zaman
Annemin sert bakışları 
__Ne denizi nerden çıktı şimdi bu
Anneme mahalledeki arkadaşların geçen cumartesi yeni kapıdaki denize gittiklerini söyledim bende oraya gitmek istiyorum diyince.
__Hayatta olmaz
Hemen en masum halimi takınıp ikna turlarına çıkmıştım.
__Anne bak dolmuşla giderim ve sen gelmeden evde olurum dedim.
Ama annemin ..olmaz..sözü benim tüm hayallerimi yıkmıştı.Annem sırtını dönüp giderken..Bende Her çocuğun en güçlü silahı olan duygu sömürüsüne geçmeye başladım..
__sen şimdi gideceksin ve ben evde yalnız kalacağım arkadaşlarımda yok hem sen evimizdeki kediyi de dışarı attın…
Annem söylediklerimden etkilenmemişti sanki Son çarem ağlayarak.
__Anne lütfen..
Ağlamak annemi merdivenlerden inerken duraklatmıştı.
Bana sinirli bi şekilde dönüp 
__Oğlum sen daha yüzme bilmiyorsun 
Bana dönmesini fırsat bilerek merdivenleri hızla annemim yanına gidip 
__Anne ne çabuk unuttun geçen hafta sana anlattım ya yüzmeyi nasıl öğrendiğimi
__Unutmuşum hatırlat bakayım sıpa.
__Anlatınca gülüyorsun ama.gülmeyeceğine söz ver
__Tamam gülmeyeceğim hadi çabuk anlat otobüsü kaçıracağım
__Hani sen denize düştüğünde seni kurtarmak için denize atlamıştım yat kocaman kulaçlarımla sana yetişerek seni iskeleye çıkarmıştım ya..Yüzmek için kulaç nasıl atılır artık biliyorum.
Annemin merdivenlerdeki kahkahası o kadar güçlüydü ki yan komşumuz Diyarbakırlı zalo teyzenin kapıya çıkmasını sağlamıştı..
__Hani gülmeyecektin
Annem başımı okşayarak bak 
__oğlum aklım sende kalır sonra
Sonra kelimesi benim için bi fırsattı artık..hızla boynuna sarılarak canım annem sen bir tanesin diye öpücüklere boğmuştum..
__Daha evet demedim ama..
Yalvarır bi şekilde anne ne olur son sözlerim o kadar dokunaklı olmuştu ki, kapıdaki zalo teyze ..
__Şükran bacı bu oğlanı hiç bu şekilde görmedim kırma memedimi ne istiyorsa he de ne olur sanki
Annem köşeye sıkışmıştı artık izin vermesi an meselesiydi
__Tamam ama benimde sana şartlarım var 
O an annemi ne kadar çok sevdiğimi hatırlamıştım kocaman bi çığlık atmıştım
__Dur hemen sevinme. Biiir denize belini aşmayacak kadar gireceksin İkii en önemlisi deniz dalgalıysa asla girmeyeceksin...Tamamımı
Benden cevap gelmeyince çenemden tutarak
__Sana dedim sıpa cevap ver...
__Aslan annem sööz diye bağırarak boynuna sarılmıştım.. Hiç dayanamazdı boynuna sarılmama,tıpkı diğer anneler gibi.Merdivenlerden inerken
__ Ne giyeceksin denize giderken üstüne,sakın o yeni aldığım takımı giymeyesin
..Kahverengi takımımı anne..diyecektim ki direkten döndüm
__Dün ütülediğin pantolonumu anne merak etme 
__Fazla kalma güneşte sıpa.
Annemin merdivenlerden uzaklaşmasını beklemeden hemen içeri daldım. Zaten bir oda bir mutfak olan evimizde eskiciden aldığımız tek kapısı bozuk olan elbise dolabımıza yanaştım önce mayomu aldım ve sıra giyeceklerime geldiğinde Dolabın köşesinde o gıcır,gıcır kahverengi yelekli takımım sanki ne olur beni giy,beni giy diye yalvarıyordu.Annemin Edirne ye gitmesini fırsat bildim ve kahverengi takımımı aldım kokladım,çocukluğumdan beri yeni elbiselerin ve ayakkabıların kokusunu çok severim.Hızla giyinmeye başladım içime sarı gömlek ha pardon mayomu unuttum hazırlıklı olmam gerekti mayomu önce giydim sarı gömlek mavi çizgili kravat ve kahverengi takımım..Aslında bir şey itiraf edeyim denizden çok o kahverengi takımımı giymeyi ve mahallede dolaşmayı çok istiyordum..
Bayramda bile zor gördüğüm bu hediyeyi,annem otellerin lobilerini ve odalarını temizleyerek kazandığı bahşişlerden biriktirerek almıştı..Canım annem tek başına bana hem babalık hem annelik yapmıştı..neyse uzatmayım
Evden çıktım ve tarla başındaki minibüs durağına gidene kadar o kıyafetlerle kendimi Ahmet özhan zannediyordum.Hani şu Emel sayınla oynadığı filmindeki gibi yürüyerek .Şimdi bile hatırlıyorum sanki herkes bana bakıyordu ve bende kimseye bakmıyor sadece önüme bakıyordum,ama işin aslı yan gözle yoldan geçenlere bakıp Havamı ve Asaletimi toplayıp yan cebime koyuyordum..O yürüyüş o alımlı afilili yürüyüş peh,peh şimdi bile düşündükçe kasılıyorum.Kahverengi takımım yakışıyordu bana ya..eee güzele ne yakışmaz.
Neyse minibüse bindim parayı uzatırken şöförün dikiz aynasından kendime bakıyordum..Hatta ayaktayken bile o küçücük boyumla pencereden akıp giden dükkanların vitrinlerindeki camlardan kendimi yakalamaya çalışıyordum..Şoförün azarlarcasına 
__Otursana evlat yer var arkada görmüyor musun?. 
__Yok, amca az ötede incem.
Demiştim ama yeni kapıya en az iki durak daha vardı .. Şoför ters,ters bakıyordu dikiz aynasından..İneceğim yere iki durak olmasına rağmen 
__Sağda ineceğim amca
Halbuki indiğim yer saraçhaneydi bu kadar erken inmemin sebebi elbisem oturunca ütüsü bozuluyordu çok kolay buruşuyordu.O yüzden ayakta durmak en mantıklısıydı ve en güzeliydi.Yenikapı ya gelinceye kadar hızla koşturuyordum..Yenikapı benim çocukluğumun en güzel sahiliydi şimdi belki bilirsiniz hani deniz otobüslerinin kalktığı yer var ya işte orası...meşhur çakıl gazinosunun olduğu yer.Çocukluğumda zeki mürenin kadınlar matinesi yaptığı ve annemlerin evde dolmaları börekleri hazırlayıp gittiği yer... Yenikapı plajına yaklaştığımda iğne atsan yere düşmüyordu..E tabi ağustos sıcağı ailesini,akrabasını alan koşup gelmişti Yenikapı plajına..O kalabalığın arasında sahilde uzunca bir süre dolaştım emanetçi aradım.Sebebi üstümdeki kahverengi takım elbisem.. Arkadaşlarım var demişlerdi ama maalesef bir emanetçi yoktu o koca plajda..Sonra baktım olacak gibi değil tanıdık birilerini aradım…O kadar kalabalık var sanki tüm İstanbul Yenikapı ya akmış ama gel gelelim bir tane tanıdık yok..Nasıl gireceğim denize arkadaş..Kahverengi elbisemi kime emanet edeceğim..ya çalarlarsa?..Aklıma bir fikir geldi..Dalgalara yakın bir yerde soyunacaktım ve öyle girecektim denize.. Girerken de gözüm elbiselerde olacaktı..nitekim öyle yaptım..önce etrafında fazla kişinin olmadığı bir yer seçtim. Ayakkabılarımı çıkardım o sıcak kum taneleri parmaklarımın arasına girmiş ve ayaklarımı yakmıştı..Sonra ceketi özenle içe çevirip sağ omuz kısmını sol omuz kısmının içine yerleştirdim ayakkabılarımın üstüne koydum.sonra sarı gömleğim kravatımı sırasıyla katlayarak yerleştirdim..O anda annem geldi aklıma beni görseydi kesin kafama terlik fırlatmıştı..
__seni sıpa kaldır onları kumların üstünden..
Dostlar ayıptır söylemesi ben 17 yaşına kadar rahmetliden epeyi dayak yedim..Canım annem yaşasaydı da her gün dövseydi..Neyse dostlar anlayacağınız annemden Azrail gibi korkardım..Dalgaların o coşkulu sesi beni denize çekiyordu ..Ama gidemiyordum arkadaş denize,öyle kazık gibi elbiselerin başında piyade onbaşısı gibi nöbet tutuyordum...Gözüm panter gibi etraftaki hırsızları kolaçan ediyordu..Sonra aklıma başka bir fikir daha geldi..geri geri gidecektim denize..evet yanlış duymadınız geri geri..şimdi neden diyeceksiniz..sebebi gözümü kahverengi elbisemden ayırmamalıydım..ve herkes yürüyerek giderken denize ben geri,geri yürüyerek giriyordum .bir an bile gözümü ayırmamam gerekiyordu kahverengi takımımdan..Bu arada arkamdan sırtıma dalgalar vuruyordu..denize giremeyeceğimin işaretiydi bu..Fazla açılmadan suyun içinde elbiselerime yakın bir yerde diz çökerek vücudumu yıkıyordum, sonra saçlarımı ıslatmak için kafamı denize soktum çıkardım birde ne göreyim kahverengi elbisem yerinde yok....Hızla kumsala koştum sağa baktım sola baktım elbiselerimi alıp kaçan kimse yok..ya nasıl olur arkadaş kafamı sokmamla çıkarmam 3 saniyeyi geçmez. Nasıl olurda çalınır..Bereket versin o şimşek hızıyla kaçan hırsız ayakkabılarımı almayı unutmuş..ellerimde pabuçlarım,başladım ağlamaya,herkes etrafıma toplanmaya başladı etrafımda öbek,öbek insan topluluğu,herkese elbiselerimi ağlayarak anlatıyordum
__Çaldılar abi,abla,teyze,amca, kahverengi elbisemi çaldılar
Ama ne acıdır ki her dinleyen vah,vah diyor çekip gidiyor..etrafımdaki öbek topluluktan eser kalmıyordu.kumsalda hüngür,hüngür ağlıyorum..artık ne bakan var ne soran..kaldım mı bir mayo ve ayakkabıyla Yenikapı kumsalında,ağlarken eve nasıl döneceğimi hesap etmeye başladım..cebimdeki dolmuş parasıda kahverengi elbisemle gitti..Hadi para var diyelim,ama nasıl gidecektim Yenikapı dan tarla başına..Düşünsenize mayolu ve ayağında bir ayakkabıyla o kocaman Aksaray meydanında cıscıbıldak yürüdüğümü..bu sefer bunları düşününce hepten ağlamaya başladım. Allahın kulu yardım etmiyordu.Bunu düşünürken bi adam omzuma değdi
__Evlat bak şu çay bahçesindeki ihtiyarlar seni çağırıyor..
Geriye dönüp baktığımda.çay bahçesinde bir yaşlı karıkoca bana el sallıyordu..hemen gittim yanlarına..çay bahçesine yaklaştığımda adamın.. 
__Vire kuzum niye ağlıyorsun 
Deyince hepten ağlamaya başladım salya sümük elbisemi çaldırdığımı paramın olmadığını eve nasıl gideceğimi anlatıverdim iki dakikada..adamın yaşlı karısı
__ah vire kuklam ağlamayasın yazıktır gözyaşlarına
Yaşlı kadının sarılması bana yalnız olmadığımı hissettirmişti..konuşmalarından anladığım kadarıyla bu yaşlı çift Rum vatandaşlarımızdandı..Çünkü tarla başında on arkadaşımdan dördü ya Rum yada ermeniydi..ve Rum anneler çocuklarına kuklam diye seslenirdi..neyse yaşlı kadın masadaki semaverden bir bardak çay koydu çayımı içerken,yaşlı adam arka cebindeki cüzdanından o zamanın parası iyi bir para uzattı
__al bakalım bu parayı vire kuklam
Ben ağlayarak aldım 
__Peki amca ben böyle çırılçıplak eve nasıl gide cem deyince yaşlı adam gülerek. 
__kuklam üzülmeyesin sana verdiğim parayla taksiye binersin evine gidersin 
Deyince biraz rahatlamıştım..çayımı yudumlarken sahildeki balıkçılardan biri yanımıza geldi ve elindeki torbadan çıkardığı çamaşırları bana uzattı
__al bakalım delikanlı olacakmı bakalım bunlar sana
Büyük bi sevinçle balıkçının verdiği elbiseleri giydim..elbise dediğim durun size tarif edeyim..kot pantolonun dizden tarafını kesmişler kısa pantolon haline getirmişler ve paçaları saçaklı..üstüme bi Tarkan tişörtü verdiler..oh giyinmiştim ve cebimde de para vardı..yalnız pantolon belimden düşüyordu..balıkçı gülerek 
__Dur ben hallederim şimdi 
Cebinden çıkardığı bir balık misinasıyla belimden bağladı..artık giyiniktim.gerçi biraz 70li yılların Hippilerine benzemiştim ama olsun varsın..ellerinden öptüm yaşlı amcanın teyzenin ve balıkçının..hızla uzaklaştım yanlarından..benim acilen eve gitmem gerekiyordu..çünkü annemin eve gelme zamanı yaklaşmıştı.uzun köprüden İstanbul 4 saat falan çekiyordu.neyse bi taksinin yanına yaklaştım kapıyı açtım içeri girdim oturdum adama adresi arif edecekken taksici yüzüme baktı 
__in ulen aşağı
Amca ben eve gide cem demem fırsat vermeden omzumdan tutarak 
__in ulen dedim sana kırmayım bacağını
Korkuyla indim arabadan. sonra bi başka taksiciyi durdurdum tam binecem adam 
__in ulen aşağıya 
__abi param var bak görüyor musun ?
parayı göstermeme rağmen bu taksicide beni arabasına almamıştı ve sonraki taksici,ondan sonraki taksicide beni arabasına almamıştı.Haydi tüm İstanbul un taksicileri bana düşmandı Sonra bişi fark ettim...balıkçının verdiği Tarkan tişörtü ve pantolonu balık pullarıyla dolu ve müthiş bir balık ölüsü kokuyordu..hemen minibüs durağına koştum şimdi asıl sorun taksiye almayan şoförler beni minibüse hayatta almazdı..Dolu gelen bir minibüsün yolcuları arasına karışmak en güzeliydi..önüme ilk duran minibüse atladım.en arkada o kısacık boyumla inanların arasına karışmıştım..ama bir süre sonra şoförden alaycı ses geldi..
__sayın ağabeylerim ablalarım, taze balık aldığını düşünen bir yolcumuz var sanırım. ona bir tasfiyem olacak muhakkak yoğurt alsın abi neme lazım ihtiyati tedbir zehirlenir falan Bir süre sonra yolcular mırıldanmaya başladı.koku dayanılacak gibi değildi..Yolcuların şoförün homurdanmaları arasında eve gelmiştim..Durakta kendimi zor attım minibüsten..
Tarla başı sakızağacı caddesini hiç bu kadar sevdiğimi hatırlamıyorum..başka bir ülkeden gelmişimde kendi topraklarıma ayak basmıştım sanki.Hemen eve çıktım kapıyı açtım adımımı attım.O anda annem geldi aklıma.Eyvah ben şimdi anneme nasıl anlatacaktım kahverengi elbiselerimin çalındığını.O saate kadar gözyaşlarımı dökmemin sebebi eve nasıl gelecektim param yok,elbisem yok korkusuydu..al işte geldin eve.ayıkla bakalım pirincin taşını..hayatta anneme anlatamazdım.Annem dilim,dilim doğrardı beni kesin..ancak ölüm kurtuluştu..Ölüm,ölüm,ölüm tabi ya annemin dayağını yiyip öleceğime kendimi öldürürüm daha iyi.Hem de acı duymadan..İyide nasıl öldürebilirim kendimi..Tamam şimdi hatırlamıştım annemle kocamustafapaşadaki İstanbul sinemasında seyrettiğim filmde kadın hapları içip ölüyordu..Annemin mutfak dolabındaki sinir hapları vardı bir ucu mavi bir ucu lacivert,onlar tam biçilmiş kaftandı.hemen koştum hapları aldım yatağıma geldim içinden iki tanesini yuttum uzandım yatağa..ölmeyi bekliyordum. amanın üstümdeki o pis kıyafetleri unutmuştum ..aman yarabbi suç aletlerimi yok etmem lazımdı..nereye atabilirdim..pencereyi açtım apartman boşluğuna elbiseleri attım..sonra yatağa gönül rahatlığı içinde geldim.ama haplar beni öldürmemişti.baktım olmayacak iki tane daha yuttum..yatakta oturmuş korkuyla bir an önce ölmeyi bekliyordum..ben ölmesem annem beni öldürecekti..yok arkadaş bu haplar beni öldürmüyordu.kutudan iki tane daha attım ağzıma..
Yok ya ölmüyordum lanet olsun.sonra iki tane daha, iki tane daha,annem nerdeyse gelecekti benim bir an önce ölmem lazımdı.sonra bir iki tane daha…annemin merdivenden sesini duyuyordum galiba mehmeeet kapıyı…….

Sonra kasıklarımda büyük bir acıyla uyandım hastabakıcı sondamı çekiyordu..,İstanbul taksim ilk yardım hastanesinin yoğun bakım servisinde yatağımın baş ucunda rahmetli annem iki gözü iki çeşme ağlıyordu..tam dört gün komada yatmışım..kanıma karışan zehri boşaltmak için annem bana kanını vermiş ve tekrar hayata dönmemi sağlamıştı.
''KORKU DAĞLARINDA ÖCÜ BEKLER'' 

 
Yorumlar


Hiç Yorum Yapılmamış. İlk yorumu siz yapın...