Ramazan ayında kıssalardan çıkarılan konularla oyunlaştırılan kısa kukla bölümleri.
Vaktin hesabıyla plan yapanlara bir çift sözüm olacak; ‘’Ne kadar plan yaparsanız yapın, plandaki olan değil nasipte olan gelir başımıza.’’
Vaktin hesabıyla plan yapanlara bir çift sözüm olacak; ‘’Ne kadar plan yaparsanız yapın, plandaki olan değil nasipte olan gelir başımıza.’’
(1996 ve 2015 tarihleri arasında sergilendi)Sahneye koyduğumun 19. senesinde 600 küsur kez rol aldığım üstadın muhteşem oyunu...
Geriye dönüp bakınca nereden nereye gelmişim çok iyi görüyorum...
Dünün baldırı çıplak sanatçı müsveddesi meğerse bugün yüzlerce oyuna imza atan bir yönetmen ve oyuncu oluvermiş.
Aziz Mahmud Hüdayi Üftade hazretlerine öğrenci olmak ister. Üftade’nin yanına gittiğinde Üftade ona şöyle der:” Sen mal mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır.
Meddah: Huzuru hazirun, cemiyeti irfan, lâindir, münafıktır, dinsizdir, kâfirdir şeytan, şeytanın lâinliğine münafıklığına, dinsizliğine, Rahmanın Birliğine Eyvallah.
Hak dostum hak diyerek bir başlayalım söze; ‘’Aklı olan anlar bunu, bu dünya bir misaf
Meddah Hikayelerimizin arasına dahil etmekten onur duyduğum güzel bir hikaye.
Aziz Mahmud Hüdayi Üftade hazretlerine öğrenci olmak ister. Üftade’nin yanına gittiğinde Üftade ona şöyle der:” Sen mal mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır.
''Ne hazin bir çağda yaşıyoruz ki , İnsanların ön yargılarını yok etmek, atomu parçalamaktan daha zor hale geldi.''
İnsanlara bahşedilen her yetenek Allah'ın bir ikramıdır...
Her ne mesleği icra edersek edelim her işin başında ve sonunda ben yaptım ben yarattım diyerek Rabbımıza şükürde kusur etmeyelim…
(2006 - 2007 sezonu) Lyle Kessler'in kaleme aldığı dramatik eserde Amerikalıların janjanlı zekâ düzeyini komik şekilde "ti"ye alırken, oyunun kurgusu içinde iki yetim kardeşin bir gece hayatlarına giren bir adamla değişen hayatlarını dramatik şekilde ele
Sanat ödülü, “Anadolu’daki kadim Türk geleneğinin en önemli kültür-sanat mirasları arasında yer alan Meddahlığı, çağdaş yorumlarla yaşatan sanat yaklaşımı ve kültürel değerlerimizi yeni nesillere aktaran temsil performansları hasebiyle” Mehmet Tahir İkile
Kendimi kendimde bulabilmenin kapısını aralamıştım ve bu sayede hayat sahnesinde oyunculuğumun ne kadar geliştiğini fark ettim
Tiyatro sanatçısı sanata bakış açısının kaynağını halktan almalı ki ortaya çıkardığı sanat ürünlerini gönül rahatlığıyla halkına arz edebilsin. Lakin oyuncu Halkından kopuk bir sanat anlayışını benimserse ister istemez karşılıklı bir etkileşim süreci tıka
Adaletiyle ve cesaretiyle bilinen Hz. Ömer’in bir güzel sözüyle başlayalım hikayemize. ‘’Beni kimsenin bilmesi önemli değil. Rabb’im bilsin yeter. Kim ne derse desin bana Rabbim kulum desin yeter.’’
Adaletiyle ve cesaretiyle bilinen Hz. Ömer’in bir güzel sözüyle başlayalım hikayemize. ‘’Beni kimsenin bilmesi önemli değil. Rabb’im bilsin yeter. Kim ne derse desin bana Rabbim kulum desin yeter.’’
Sonrasında ‘Sarı oğlan sende bu patlıcanlar gibi çürümek istemiyorsan dertlere ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durmalısın, içini daima temiz ve boş tutabilmeli sin...
Lakin unutma; İçindeki boşluğu neyle ve nasıl doldurduğuna dikkat etmelisin...
(1999-2015 sezonları) Üstadı anlamaya çalışırken karşıma çıkan sanat hayatı bende derin izler açmıştır...Ömrünü hayat, kainat,insan ve var oluş sırrı üzerine adamışken, bir gece aniden gerçeğin kucağına düşer. Hiç ummadığı bir zamanda,bohem hayatının zirv
(2013,2014 ve 2015 sezonunda sergilendi) Yazarımız Üstün Dökmen'in Oyunumuzu seyrettikten sonra oyunuma 3. boyutu kazandırmışsınız diyerek tebrik ettiği Bir Ankara müzikali...
Gelenekli sahne sanatlarımız arasında önemli bir yer tutan kukla sanatımızın başlangıç noktası Köylülerimizin marifetli elleriyle ortaya çıkardıkları KÖY TİYATROSUNDA başlamıştır.
Muradiye Öğretim Kurumları minik yavrularımız için hazırlamış olduğu Masal Serisinin altıncısı olan KAYBOLAN MİNİK KANGURU.
Muradiye okulları tatilde de çocuklarımızın yanında.
Meddah amca yine güzel bir hikaye paylaşıyor. İnatçı iki keçi masalında aslında neler olmuş bir izleyelim.
İşimi seviyorum çünkü çocukları çok seviyorum. Hayatın gerçeklerini, iyi ve kötü ayrımını, doğruyu yanlışı, güzeli ve çirkini Masallar sayesinde çok rahat anlatabiliyorum.
Çocuklarımızın gülüşleri dünyanın en güzel renkleridir. Pandemi günlerinde sosyal mesafeler onların kahkahalarına engel olamadı...
Çocuklarımızın seveceği hikayeleri masal tadında anlatmak Meddah olarak en sevdiğim bölümdür.
Şakacı yeşil fil meddah amcanın hikayelerinde yaramazlıklar yapıyor
Mevlana hazretleri unutkanlık üzerine şöyle güzel söz söylemiş. ‘’Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet: Çünkü hayat çok kısa.’’
Koca demek, dağ demektir ve Dağların Yücesine Kar yağar diye Kadına da ''Kocanın Karı'' demişler. Ve ne kadar yüce olursa olsun bir dağ, üstünde kar olmadı mı hep eksik kalır, hep kurak kalır.
Sevgili anne babalar;
Lütfen bu MEDDAH HİKAYESİNİ çocuklarınızla birlikte izleyin... Emin olun etkisini çok çabuk göreceksiniz.
"' İsraf etmede hayır, hayırda israf olmaz. ''
Bazı olayların görünen ve görünmeyen tarafları vardır ve ancak Derinliğine inince hikmetler çıkarabiliriz.
Cennet mekan Abdülhamit han hazretlerinin şöyle bir sözü vardır. ‘’Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta, sıkıntı ve felaket vardır. ‘’
Baş başa vermeyince taş yerinden oynamaz diyerek hikâyemize geçelim:
Canlar geçen zamanın kıymetini bilmek için ‘’Dostlarınızı daima vefa ile hatırlayan sen ol! arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Şair der ki: Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.
bu kıssadan nasibimize düşen mana "Bir şeyi gerçekten görmek istiyorsan” der meczup “gözlerini kapat da öyle bak"
Eğer bizler nefsimizi, irademizi, ruhumuzu Rabbin kelamı ile nurlandırmamış ve eğitmemiş isek, şeytanın çok fazla bir şey yapmasına gerek olmadığını gösteriyor bu örnek öykü.
Sofranda ki yemeği paylaşabilmek, okul yolunda beraber koşabilmek, askerde aynı safta, vatan için beraberce savaşabilmek hiç de zor değildir, sen yeter ki elini uzat…
Kötü yönde eleştirmek her insan için kolaydır, ama yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir.
“Geçmiş zaman olur ki hayal cihana değer ” Geçmiş zamanın behrinde, Yolu yolcuya emanet ederken Ayna attım çayıra, Şavkı vurdu bayıra, Bu güzel hikayenin, Sonu gelsin hayıra…
''Perde Kurdum, ışık yaktım, bilenlerin meclisine gel,
İbret alan gözlerle seyret, kesin olarak bilmeye gel!''
Canlar: Birlikte kardeş gibi yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa hep birlikte sarı öküz gibi helak oluruz. Velhasıl bir olmalıyız beraber olmalıyız.
’Dostlarınızı daima vefa ile hatırlayan sen ol! arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Şair der ki: Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.
Defterimi yola düşürmüş olsam da sakiye sohbet kalmazmış baki. Canlar; Bizi en sert eleştirenlerin çoğu zaman, Ümitsizliğe uğramış bir merak olduğunu unutmayın...
Yeter ki acı da ki hikmeti görelim ve şükredelim....
Her şeyin Allah'tan geldiğini ve imtihanda olduğunu bilmek, insanın kırılganlığını azaltarak direncini artırır.
Canlar bu hikâyeden payımıza düşen hisse; Hayatta başarılı olmanın yolu, kaç soru cevapladığımızda değil, Allahın rızasını kazabilmek için disiplin ve çevremize gösterdiğimiz sorumluluktan geçiyor…
Eşim olma, karım ol! Bakma böyle ilkel durduğuna, canlar ruhu vardır kelimelerin. Karı ve koca sözünün derinliğinde, eş kelimesinden çok ama çok şey anlatır bizlere.
İbni Sina, dağları bekleyen "Korku"nun dehşetini lafta bırakmaz. Bir de ünlü deneyle kanıtlar. İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar...
İstidadımın en keyifli yönü Meddahlık tarafım olduğuna inanıyorum.
Meddah olarak anlatmaya çalıştığım Peygamber kıssalarımın ilk bölümü...
Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan nasibimize düşen söz ''Hayat Hicrettir, mümin ise müebbet muhacir...''
Bu hikayeme destek veren nesneler Baston, Peşkir, sarık ve kukla.
Hikayelerim izinsiz kullanılamaz...
Anneler başımızın tacıdır ve onların evlat sevgisi hiç bir şeyle ölçülemez… İzinsiz kullanılamaz.
Milletin ne sandığı, ne dediği umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki derdi, tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.
Umutların tükendiği her noktada, Allah’ın rahmet ve umut kapısı hep açıktır. İZİNSİZ KULLANILAMAZ
Osmanlı Arşivlerinden edindiğim bu kıssada kullanılan nesneler baston, sarık ve peşkir.
İzinsiz kullanılamaz.
Muradiye Sanat Akademisi olarak İlkokul, Ortaokul ve Lise düzeyinde öğrencilerin karantina günlerinde evlerinde anlatacakları meddah hikayelerini video görüntülerini çekip yarışmamıza katılacaktır...
23 Nisan 2020 ve 19 Mayıs 2020 tarihleri arasında Ankara İlimizde İlkokul,Ortaokul ve Lise öğrencilerinin katılacağı Meddah yarışması
Geleneksel Türk Tiyatrosunun en önemli parçası Meddahlık sanatını günümüzde icra eden sanatçı sayısı fazla olmadığı için fazlaca bilinmiyor…
(2012-2013 sezonu) İstanbul'u, Fâtih Sultan Mehmed Hanın fethedeceğini müjdeleyen büyük velî. Nûmân bin Ahmed bin Mahmûd, lakabı Hacı Bayram-ı veli hazretlerinin hayatını ilk kez sahneye konulmuştur...
Efendim: Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan çıkan sonuç şudur; ‘’Dünyanın hangi sıkıntısı olursa olsun; bilmeliyiz ki, bir kapıyı kapayan Rabbimiz, bize sayısız kapı açmaya kadirdir.’’
"Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek Ruhları sevmeyi deneyin."
Sanat ödülü, “Anadolu’daki kadim Türk geleneğinin en önemli kültür-sanat mirasları arasında yer alan Meddahlığı, çağdaş yorumlarla yaşatan sanat yaklaşımı ve kültürel değerlerimizi yeni nesillere aktaran temsil performansları hasebiyle” Mehmet Tahir İkile
Hak dostum hak diyerek başlayalım bir başka hikâyemize… İsim isme, cisim cisme, semt semte benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek vakit geçer demişler. Canlar geçen zamanın kıymetini bilmek için sizleri Semerkant’a götüreceğim...
Meddahlık geleneğinin yaygınlaşması için mesleğimin püf noktalarını sitemde elimden geldiği kadar açıklamaya çalışacağım.
Çalışmalarımı Lütfen izinsiz kullanmayın.
Geçmişimize altın harflerle yazılmış olan gerçekleri, sahte kahramanlar yerine gerçek kahramanlarımızın hikayeleriyle tarihimizi çocuklarımıza anlatmaya çalışıyoruz.
(1997-2001 sezonları) Yazarımız Necip fazıl kısaküreğin 1935 yılında yazmış olduğu ilk tiyatro oyunu ve bu oyun ilk olarak Muhsin Ertuğrul tarafından sahneye konulmuştur. Oyunun konusu Maraş'ın Fransız işgalinden kurtuluşunu anlatmaktadır.
Efendim: Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan gönüllerinize düşen hazineyi unutmak istemiyorsanız sarıp sarmalayıp yüreğinizin bir köşesinde saklayın.
Efendim: Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan gönüllerinize düşen hazineyi unutmak istemiyorsanız sarıp sarmalayıp yüreğinizin bir köşesinde saklayın.
Bir eseri sahneye koymanın adabını hayatın mayasını oluşturan yaratıcımın izniyle olduğunu biliyorum.Haddimi bilerek hayal gücümü satırlara döküyorum.
Tiyatro hayatımın köşe başlarını ele geçirmiş olsa da yeteneğimin özgür kaldığını hissettiğim yegane yer yönetmenlik koltuğudur.