Rabbim o yıkıcı günlerin yıkıntıları arasında ayakta kalmaya çalışan çocuklarımızın molozlar arasına sıkışan yalnızlıklarını ve acılarını yavrularımıza bir daha asla yaşatmasın…
Gece yarısı uykumun arasında buldum! diyerek sevinçle uyanmış ve yanı başımda bulunan çift dikişli karalama defterime hemen icadımı çizivermiş tim…
Her kulaçta o koca, koca dalgaları aşmak zor ötesidir. Zoru başarmak isteyenler limonun ağacındaki olgunlaşma sürecine bakıp sahnenin adabına uymaları gerekir.
Ruhumuzun derinliğinde mecburi istikamete inebilmenin en güzel şekli kapalı olan gözlerimizin sessizliğinde gönül gözümüzün karanlığında aşka pervane kanatlarımızdır…
Biz oyuncular; hatırladıkça muhteşem hazinelerle dolu olan anı deposunun anahtarının düşüncelerimizde saklı olduğunu biliriz.
(1996 ve 2015 tarihleri arasında sergilendi)Sahneye koyduğumun 19. senesinde 600 küsur kez rol aldığım üstadın muhteşem oyunu...
Anadolu’da turne tiyatrosunda geçen yaşamım, oradan, oraya göçebe kuşlar misali geçti...Her çeşit iklimde değişik renkte çiçekler tanıdım..Onlar bana kokularını verdiler, ve ben o kokularla büyüdüm...
Geriye dönüp bakınca nereden nereye gelmişim çok iyi görüyorum...
Dünün baldırı çıplak sanatçı müsveddesi meğerse bugün yüzlerce oyuna imza atan bir yönetmen ve oyuncu oluvermiş.
İBRÂHÎM suresi 42. ayet-i kerime mealinde Rabbimiz şöyle buyurur.
(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!
Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan
gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.
Ey kibir tellalı nifak tohumları!
Sanma ki silahsızım,
Sahnedeki karakterin aldığı her nefesi kendi nefesimizde soluyarak hissetmek zorundayız. Sahne karakterimizin at koşturduğu mekan, hayal dünyamızın kullanılabilir esnekliğiyle ortaya çıkar.
Evde yapılan ezber çalışması az olsun temiz olsun diyorsanız zihninizin en temiz hali sabah ezanının okunduğu saatlerdir o saatlerde ezber yapmak oyuncu için kaçırılmayacak en değerli saatlerdir.
Ağzı mantarla kapatılmış bir şişe düşünün ve onu göğüs kafesinizin arasındaki kalbiniz olarak farz edelim. Şişenin ağzının açılmasına ve kapanmasına sebep olan yegâne güç nefsimiz olsa da şişenin ağzındaki mantar gerilimi temsil eder
Kendimi kendimde bulabilmenin kapısını aralamıştım ve bu sayede hayat sahnesinde oyunculuğumun ne kadar geliştiğini fark ettim
Artık hayallerim suya düşecek diye kaygılanmıyorum.
Çünkü onlar düş, düşe yüzmeyi öğrenmişler...
Gölgede kalanın gölgesi olmaz, gölgeni gölgelere mahkum etme ve gölgenin yegane sahibi olan hakka bu gecenin yüzü suyu ışığının hürmetine pervane ol
Sonrasında ‘Sarı oğlan sende bu patlıcanlar gibi çürümek istemiyorsan dertlere ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durmalısın, içini daima temiz ve boş tutabilmeli sin...
Lakin unutma; İçindeki boşluğu neyle ve nasıl doldurduğuna dikkat etmelisin...
Yüzümdeki soru işaretini görünce tebessüm ederek ‘Neden boşuz diye sorgulama; çünkü Allah bizleri dolu olarak dünyaya getirseydi, hayatın, öğrenmenin hiç bir değeri ve anlamı kalmazdı.
Önce barikatlar kuruldu sokaklara ve sonra Polisin sokulmadığı sokak işgalleri.
Hayır! Umut denen ekmeğimin bayatlamasına izin vermemeliydim… Ayağa kalktım lambanın altına gelip başımı kaldırdım… Minicik boyumla uzandım, Elimi tutması için uzattım, sessizce pes etme minik kelebek diyebildim…
Evden çıktım ve tarla başındaki minibüs durağına salına,salına gidene kadar vitrin camlarında kendimi seyrediyordum. Peh peh ben bayağı yakışıklıydım ya hu ve ben bu kıyafetlerle tıpkısın aynısı Ahmet Özhan gibiydim.
1969 yılında naftalin kokan sandıklarda tanıştığım kuklalar ailemden biri gibiydi.
İbni Sina, dağları bekleyen "Korku"nun dehşetini lafta bırakmaz. Bir de ünlü deneyle kanıtlar. İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar...
Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan nasibimize düşen söz ''Hayat Hicrettir, mümin ise müebbet muhacir...''
Geleneksel Türk Tiyatrosunun en önemli parçası Meddahlık sanatını günümüzde icra eden sanatçı sayısı fazla olmadığı için fazlaca bilinmiyor…
Sonra kendi ektikleri sanat tarlasında yaban otları baş göstermeye başladı ve toprağın ihtiyacı olan maneviyatı sanat anlayışlarına beton çivisiyle çakmaya başladı...
Halkın değerlerine sahip çıkan cesur yürekler birer birer ortaya çıkıyordu ve
''Aydın
Ve gece karanlık örtüsünü çektiği anda o nankör çehrelerin komutanı olan albayın ateş edin sesleri yankılanıyor kulaklarımda.
O geceden sonra kulaklarım ağır işitiyor sesleri...
O geceyi unutmak çok zor, çok zor...
Acıyla yoğrulan kişi her şerde bir hayır olduğunu bilir...
İşte o zaman hazreti İnsanın korkusu, kendi varoluşuna ve geleceğine yönelik bilinçli bir tehdit algılama dürtüsü haline gelir işte o zaman korku bu yönüyle anlamlıdır.
Tiyatro sanatı; çelik çomak derdinde olmayan marifetli ellerin dokunuşlarıyla insan hayatının her satırına mükemmel imzalar atacaktır. Bu sebeple sorgulamayı hakkıyla öğretebilecek mükemmel bir öğretmendir
Biz etle tırnak gibiyiz...
Bizi parçalayıp midesine indirebilmek,
İçin içte ve dışta bekleyen bir sürü düşmanımız varken birbirimize vurmayalım...
Terörün istediği işte bu...
Foter şapkalı muhtar amca kutuların başında oturmuş gözlüğünü düzelterek kutuların üzerindeki numaraları okuyordu...
Beni görünce Gel bakalım koca Mehmet bakalım ne kadar güçlüsün diyerek uzattığı rengarenk kutular... Annemin öp amcanın elini dediğinde u
Ve on bir ayın sultanı yüreğime fazlasıyla güç ve huzur verdiği için hatalarımı düzeltmemin arefesinde kendime söz veriyorum...
Bugünden sonra;
Bir insanı hayata bağlayan hava ve su nasıl bir gereksinimse oyuncular için gerilim öyle bir gereksinimdir. Şimdi bu bahsettiğim durum kafanızı biraz karıştırabilir...
Yüzlerce seçenek arasından en uygun tiradı seçmek ve tirat örneği bulmak oyuncu adaylarının zorlandığı bir durumdur. İşte seçmelerin ve sınavların en çok tercih edilen tirat örnekleri…
Hiç unutmam, Bir keresinde annem oyunun perde arasında yanıma geldi ve sahnenin altında gazete kağıdına sarılı bir parça ekmeği çıkardı ve arasını ayırıp bir tutam tuz serpti ve hadi sarı oğlan oyun sonuna kadar bunu ye oyun bittikten sonra sana güzel bir
Çocukluğumun ibadethanesi annemin sımsıcak kollarıydı… Onun olduğu her yer misk-i amber kokardı, yada bana öyle gelirdi… Otel odalarının kirli soğuk ortamı onun bir bakışıyla değişiverir saray yavrusuna dönerdi…