Oyuncuların en zayıf noktası alkış seslerini ışıkların parlaklığıyla cilalaması dır. Yıllarca emek verdiği sahneyi yükselme aracı olarak görenler şan ve şöhrete yüreklerini heba ederler.
Kader hiç ummadığımız anda bilmediğiniz bir yol çizebilir.
Çünkü kaderin üzerinde de bir kader var.
Kaderin Sahibi yılmayan pes etmeyen hak dostlarına o yolun bir adım sonunda inanılmaz bir mükâfat verecektir.
Kalabalıklar arasına karışmış olan ve Ruhsal dengesinin bozuk olduğunu kabul etmeyen insanlar yaşamlarının değişimlerini anlamadan ömürlerini tüketirler.
Rabbim o yıkıcı günlerin yıkıntıları arasında ayakta kalmaya çalışan çocuklarımızın molozlar arasına sıkışan yalnızlıklarını ve acılarını yavrularımıza bir daha asla yaşatmasın…
Gece yarısı uykumun arasında buldum! diyerek sevinçle uyanmış ve yanı başımda bulunan çift dikişli karalama defterime hemen icadımı çizivermiş tim…
Tek perdelik hayat sahnesinde, her köşe başında Ar duygusunu kara dönüştüren insan kılığındaki sürüngenlerin şerrinden Rabbım bizleri korusun...
Milletin efendisi toprağını unuttu,
Milletin efendisi Ardıç kuşu gibi yaşıyor, ama yüreğini hormonlaştırıyor, özden kopuyor, sahte tebessümleri semiriyor, maskelerin gölgesinde hayat damarından kopuk ürüyor, büyüyor...
Kukla oynatabilmek için sadece tiyatro penceresinden bakmak yetmiyor.
Bu sanat dalına meraklıysan işin çok zor. Kukla Kuklacıyı sahiplenmesi gerekir ve bunun içinde kuklacının yetenek fabrikasında ömür tüketen bir emektar olmalıdır...
Ülkemizin birliğine nifak sokmaya çalışanlar, hedeflerine odaklananların alın terinden beslendiklerini unutmadan hedefimizi odaklanmalıyız...
Çocuklarımız için ülkemizin birliği için hedeflerimizden şaşmadan ilerlemeliyiz...
Unutma; Yarın, geri kalan öm
Gelin beni Aydın olup olmamamla değilde, mesleğimi layıkıyla yapıp yapmamamla ölçü tutun…Gelin şu sanatçı payesini halktan ayırmayın… Benim için o zaman her şey çok daha güzel olacak…
Bu haykırışları hakkı teslim etmek adına, İbreti alemin hayrına cesurca haykırmalıyız ki sevgisizlikten kuruyan yüreklerin tamah ettiği maddi çeşmeden uzaklaşıp maneviyat pınarından kana,kana su içsinler...
Biz oyuncular; hatırladıkça muhteşem hazinelerle dolu olan anı deposunun anahtarının düşüncelerimizde saklı olduğunu biliriz.
Vaktin hesabıyla plan yapanlara bir çift sözüm olacak; ‘’Ne kadar plan yaparsanız yapın, plandaki olan değil nasipte olan gelir başımıza.’’
(1996 ve 2015 tarihleri arasında sergilendi)Sahneye koyduğumun 19. senesinde 600 küsur kez rol aldığım üstadın muhteşem oyunu...
Anadolu’da turne tiyatrosunda geçen yaşamım, oradan, oraya göçebe kuşlar misali geçti...Her çeşit iklimde değişik renkte çiçekler tanıdım..Onlar bana kokularını verdiler, ve ben o kokularla büyüdüm...
Geriye dönüp bakınca nereden nereye gelmişim çok iyi görüyorum...
Dünün baldırı çıplak sanatçı müsveddesi meğerse bugün yüzlerce oyuna imza atan bir yönetmen ve oyuncu oluvermiş.
Eşyaya teslim olmayan bir ahlak yapısıyla tüm dünyaya örnek olan ahilerin hikayesidir..
Bana sevgiyi bağışlayanın sevgisini hissettiğimde karanlık dehlizlerim aydınlanmaya başladı... Birilerin beklerken beklendiğimi hissettiren en büyük aşkımı fark ettim...
Aziz Mahmud Hüdayi Üftade hazretlerine öğrenci olmak ister. Üftade’nin yanına gittiğinde Üftade ona şöyle der:” Sen mal mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır.
''Ne hazin bir çağda yaşıyoruz ki , İnsanların ön yargılarını yok etmek, atomu parçalamaktan daha zor hale geldi.''
İnsanlara bahşedilen her yetenek Allah'ın bir ikramıdır...
Her ne mesleği icra edersek edelim her işin başında ve sonunda ben yaptım ben yarattım diyerek Rabbımıza şükürde kusur etmeyelim…
(2006 - 2007 sezonu) Lyle Kessler'in kaleme aldığı dramatik eserde Amerikalıların janjanlı zekâ düzeyini komik şekilde "ti"ye alırken, oyunun kurgusu içinde iki yetim kardeşin bir gece hayatlarına giren bir adamla değişen hayatlarını dramatik şekilde ele
ASBÜ Sürekli Eğitim Merkezi bünyesinde verilecek eğitimlerde Programa % 70 devam koşulunu sağlayan katılımcılara imzalı resmi katılım belgesi verilir.
Göründüğü gibi bir insan hayatında duyuların ve duyguların yaşanmadığı bir yaşam biçiminin yokluğu asla düşünülemez. O zaman sahnedeki rolü canlandıran kişi sahici olan duygularını gerçekten hissedip karakterinin hakkını duyularından ve duygularından yayı
Sahnedeki karakterin aldığı her nefesi kendi nefesimizde soluyarak hissetmek zorundayız. Sahne karakterimizin at koşturduğu mekan, hayal dünyamızın kullanılabilir esnekliğiyle ortaya çıkar.
Şimdi dur ve düşün;
Tuttuğumuz oruçlardan payımıza düşenin sadece açlık olmadığını anla....
Orucun işaret ettiği manaları kavrayabilmemiz için nefsimizi bir ay boyunca tokat manyağı yaptık...
Evde yapılan ezber çalışması az olsun temiz olsun diyorsanız zihninizin en temiz hali sabah ezanının okunduğu saatlerdir o saatlerde ezber yapmak oyuncu için kaçırılmayacak en değerli saatlerdir.
Kobani olaylarının evresinde fakirlere kurban eti dağıtan lise 3. sınıf öğrencisi Yasin Börü'yü sırf kendi siyasi görüşüne yakın değil diye insafsızca katledenler kan üzerinden siyaset üstünlüğü kurmaya çalışıyorlar...
Oyuncu adayları tiyatroya adım atmadan önce genel kanaatleri sahne üzerindeki gerçekliğin rol ve taklit yapmaktan geçtiğini düşünür ve kendisini bu şartlaya göre sahneye hazırlamıştır.
Ağzı mantarla kapatılmış bir şişe düşünün ve onu göğüs kafesinizin arasındaki kalbiniz olarak farz edelim. Şişenin ağzının açılmasına ve kapanmasına sebep olan yegâne güç nefsimiz olsa da şişenin ağzındaki mantar gerilimi temsil eder
Kendimi kendimde bulabilmenin kapısını aralamıştım ve bu sayede hayat sahnesinde oyunculuğumun ne kadar geliştiğini fark ettim
Tiyatro sanatçısı sanata bakış açısının kaynağını halktan almalı ki ortaya çıkardığı sanat ürünlerini gönül rahatlığıyla halkına arz edebilsin. Lakin oyuncu Halkından kopuk bir sanat anlayışını benimserse ister istemez karşılıklı bir etkileşim süreci tıka
Velhasılı dostlar...
İnsanın şöhret olması için ekranlara çıkması gerekmiyor.
İnsanın tanınması için şöhret olması gerekmiyor...
Tiyatro sanatı; o damlaya gizlenen gerçeklerin gizemiyle yüzleşmek isteyenlere doğru yansıtabilmiş olsaydı hazreti insan kavramı el üstünde tutulmuş olacaktı.
Artık hayallerim suya düşecek diye kaygılanmıyorum.
Çünkü onlar düş, düşe yüzmeyi öğrenmişler...
En azından benim tiyatro anlayışımda öğrencilerime en önemli tavsiyem rol verilmez alınır sözümdür. Israrcılığının yanı sıra sahne terbiyesinde disiplin ve çalışmalarda muhakkak istikrar şarttır
Sanatın gücünü fark etmek istiyorsan önce kendini tanı,
Kendini tanımak çok zor geliyorsa ve canını yakıyorsa,
Sanatı ve sanatı bahşeden yüce sanatkarı tanı unutma O'nun sanatı her zorluğu yener. Yenmekle kalmayıp bu gücü size teslim eder
SANATLA KAL
Çocukluğumuzda leğenlerde yıkanırken annelerimiz rahat dur etraf ıslanıyor diyerek kafamızda hamam kokulu sabunlar kırardı Anılarımın ucunda köşesinde annemin tatlı şiddetti olsa da hamam kokulu sabunları çok seviyorum...
İnsan olmanın şerefini omuzlarında taşıyan kişi hayat ve hayal sahnesinde iyi bir oyuncu olmak istiyorsa kendi iç dünyasında önce kendi oyunculuğunu keşfeder sonra tiyatro sahnesinde o keşfin tadını oyunculuğunun nispetinde doyasıya çıkarır
Kaostan medet uman miadı dolmuş karanlık kişilerin erdemden yoksun sözlerine inanıp ülkemizin geleceğini rulet masasına yatırıyorlar...
Bu kişilerin bünyesindeki cemaat mensupları daha güzel bir makam alsın diye her makamı yerle yeksan etmeyi göze almışlardır...
Adaletiyle ve cesaretiyle bilinen Hz. Ömer’in bir güzel sözüyle başlayalım hikayemize. ‘’Beni kimsenin bilmesi önemli değil. Rabb’im bilsin yeter. Kim ne derse desin bana Rabbim kulum desin yeter.’’
Sonrasında ‘Sarı oğlan sende bu patlıcanlar gibi çürümek istemiyorsan dertlere ve sıkıntılara karşı dimdik ayakta durmalısın, içini daima temiz ve boş tutabilmeli sin...
Lakin unutma; İçindeki boşluğu neyle ve nasıl doldurduğuna dikkat etmelisin...
Yüzümdeki soru işaretini görünce tebessüm ederek ‘Neden boşuz diye sorgulama; çünkü Allah bizleri dolu olarak dünyaya getirseydi, hayatın, öğrenmenin hiç bir değeri ve anlamı kalmazdı.
Siz yeter ki düşünün zihniniz muhakkak destekler.
Yani anlayacağınız çöp tenekenizde kullanmaya cesaret dahi edemediğiniz nice yaşanmışlıklar içimizde saklanan beni ortaya çıkarır ve bu sayede sahnede başarı kaçınılmaz olur.
Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerif-inde bizlere şöyle buyurmuştur. ''Kafir de olsa mazlumun âhını almaktan sakının.''
Bizi var eden öz benliğimizin liyakat prensiplerini imanımızla harmanlamadığımız zaman benliğimizdeki saklanan ben’in umut ışığına ihanet etmiş oluruz.
Sahnede karşımıza çıkabilecek en meşakkatli rollerin karakter analizleri hayallerimizden beslenirken irademizin başarganlık yönlerini ihmal edemeyiz.
(1999-2015 sezonları) Üstadı anlamaya çalışırken karşıma çıkan sanat hayatı bende derin izler açmıştır...Ömrünü hayat, kainat,insan ve var oluş sırrı üzerine adamışken, bir gece aniden gerçeğin kucağına düşer. Hiç ummadığı bir zamanda,bohem hayatının zirv
Önce barikatlar kuruldu sokaklara ve sonra Polisin sokulmadığı sokak işgalleri.
Kimilerine göre karanlıktı ama ona sorsanız küçük dünyasında açılan pencereyle gözleri görenlerden çok daha güzel şeyleri görür ve hissederdi…
Kimilerine göre karanlıktı ama ona sorsanız küçük dünyasında açılan pencereyle gözleri görenlerden çok daha güzel şeyleri görür ve hissederdi…
Oyunumuzu seyrederken kani olacağınız bir gerçekle karşılaşacaksınız. Gözlerini yitiren Büyük Usta Âşık Veysel, kaderin ona imtihan olarak verdiği sıkıntılara şükrederek hayata dünya gözüyle değil de, mana ve hikmetle bezenen gönül gözüyle bakmakta huzur
Evden çıktım ve tarla başındaki minibüs durağına salına,salına gidene kadar vitrin camlarında kendimi seyrediyordum. Peh peh ben bayağı yakışıklıydım ya hu ve ben bu kıyafetlerle tıpkısın aynısı Ahmet Özhan gibiydim.
Köşesi olmayan bu yazımda Kukla karagöz ve temaşa sanatımız adına sert ifadeler kullandım ona göre okuyun ve ona göre düşünceleriniz bana iletin...
Köşesi olmayan bu yazımda Kukla karagöz ve temaşa sanatımız adına sert ifadeler kullandım ona göre okuyun ve ona göre düşünceleriniz bana iletin...
Annemin berberde kesilen saçlarımla yaptığı kuklanın üzerine yüzlerce kukla eklendi ama onların kokusu hiç birinde yok.
Gelenekli sahne sanatlarımız arasında önemli bir yer tutan kukla sanatımızın başlangıç noktası Köylülerimizin marifetli elleriyle ortaya çıkardıkları KÖY TİYATROSUNDA başlamıştır.
Muradiye sanat akademisi olarak Karantina günlerinde evlerinde kalan öğrencilerimize Kuklalarımız vasıtasıyla ulaşıyoruz. Evde hayat var evde kal Türkiye...
1969 yılında naftalin kokan sandıklarda tanıştığım kuklalar ailemden biri gibiydi.
(2014-2015 sezonunda sergilendi) İşgal edilmiş olan Filistin topraklarında hayatta kalmaya çalışan üç kardeşin kendi dünyalarındaki hesaplaşmaları dramatik bir şekilde anlatıyor...
İşimi seviyorum çünkü çocukları çok seviyorum. Hayatın gerçeklerini, iyi ve kötü ayrımını, doğruyu yanlışı, güzeli ve çirkini Masallar sayesinde çok rahat anlatabiliyorum.
Mevlana hazretleri unutkanlık üzerine şöyle güzel söz söylemiş. ‘’Bir an bekle, arkana dön ve unuttuklarını anımsa. Kaybettiysen ara, kırdıysan af dile, kırıldıysan affet: Çünkü hayat çok kısa.’’
Bazı olayların görünen ve görünmeyen tarafları vardır ve ancak Derinliğine inince hikmetler çıkarabiliriz.
Cennet mekan Abdülhamit han hazretlerinin şöyle bir sözü vardır. ‘’Birlik ve beraberlikte kuvvet, ayrılıkta, sıkıntı ve felaket vardır. ‘’
Baş başa vermeyince taş yerinden oynamaz diyerek hikâyemize geçelim:
bu kıssadan nasibimize düşen mana "Bir şeyi gerçekten görmek istiyorsan” der meczup “gözlerini kapat da öyle bak"
Eğer bizler nefsimizi, irademizi, ruhumuzu Rabbin kelamı ile nurlandırmamış ve eğitmemiş isek, şeytanın çok fazla bir şey yapmasına gerek olmadığını gösteriyor bu örnek öykü.
Sofranda ki yemeği paylaşabilmek, okul yolunda beraber koşabilmek, askerde aynı safta, vatan için beraberce savaşabilmek hiç de zor değildir, sen yeter ki elini uzat…
''Perde Kurdum, ışık yaktım, bilenlerin meclisine gel,
İbret alan gözlerle seyret, kesin olarak bilmeye gel!''
’Dostlarınızı daima vefa ile hatırlayan sen ol! arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Şair der ki: Kula vefası olmayanın Hakka vefası olmaz.
Defterimi yola düşürmüş olsam da sakiye sohbet kalmazmış baki. Canlar; Bizi en sert eleştirenlerin çoğu zaman, Ümitsizliğe uğramış bir merak olduğunu unutmayın...
Yeter ki acı da ki hikmeti görelim ve şükredelim....
Her şeyin Allah'tan geldiğini ve imtihanda olduğunu bilmek, insanın kırılganlığını azaltarak direncini artırır.
Canlar bu hikâyeden payımıza düşen hisse; Hayatta başarılı olmanın yolu, kaç soru cevapladığımızda değil, Allahın rızasını kazabilmek için disiplin ve çevremize gösterdiğimiz sorumluluktan geçiyor…
Eşim olma, karım ol! Bakma böyle ilkel durduğuna, canlar ruhu vardır kelimelerin. Karı ve koca sözünün derinliğinde, eş kelimesinden çok ama çok şey anlatır bizlere.
İbni Sina, dağları bekleyen "Korku"nun dehşetini lafta bırakmaz. Bir de ünlü deneyle kanıtlar. İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar...
İstidadımın en keyifli yönü Meddahlık tarafım olduğuna inanıyorum.
Meddah olarak anlatmaya çalıştığım Peygamber kıssalarımın ilk bölümü...
Bu kıssadır bir mecmua kenarına kaydolunmuş, biz de gördük söyledik ve bu kıssadan nasibimize düşen söz ''Hayat Hicrettir, mümin ise müebbet muhacir...''
Bu hikayeme destek veren nesneler Baston, Peşkir, sarık ve kukla.
Hikayelerim izinsiz kullanılamaz...
Anneler başımızın tacıdır ve onların evlat sevgisi hiç bir şeyle ölçülemez… İzinsiz kullanılamaz.
Milletin ne sandığı, ne dediği umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki derdi, tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.
Umutların tükendiği her noktada, Allah’ın rahmet ve umut kapısı hep açıktır. İZİNSİZ KULLANILAMAZ
Osmanlı Arşivlerinden edindiğim bu kıssada kullanılan nesneler baston, sarık ve peşkir.
İzinsiz kullanılamaz.
Geleneksel Türk Tiyatrosunun en önemli parçası Meddahlık sanatını günümüzde icra eden sanatçı sayısı fazla olmadığı için fazlaca bilinmiyor…
Lakin her şeyi ezbere bilen bendeniz hayal peşinde çarıksız taban, Ahir vakit zamanının son demine geldiğimde ahiret senaryosunu ezberimden çıkardığımın farkına varmışım...
Sonra kendi ektikleri sanat tarlasında yaban otları baş göstermeye başladı ve toprağın ihtiyacı olan maneviyatı sanat anlayışlarına beton çivisiyle çakmaya başladı...
Halkın değerlerine sahip çıkan cesur yürekler birer birer ortaya çıkıyordu ve
''Aydın
Aşkın Aşkını; sükûtun dinginliğinde sabır ile vücut bulmasını istiyorsak;
Yüreğimize perde-i vuslat nidasını yüklemeliyiz. LA İLAHE İLLALLAH
Muradiye Öğretim Kurumların Bünyesinde açılan MURADİYE SANAT AKADEMİSİNDE Ankaralı gençleri sanatın naif dokunuşlarıyla istidadım ölçüsünde yetiştirmeye gayret edeceğim...
(2012-2013 sezonu) İstanbul'u, Fâtih Sultan Mehmed Hanın fethedeceğini müjdeleyen büyük velî. Nûmân bin Ahmed bin Mahmûd, lakabı Hacı Bayram-ı veli hazretlerinin hayatını ilk kez sahneye konulmuştur...
Hacı bayram-ı veli hazretlerinin hayatını ve düşüncelerini sahneye aktarıldığı ilk tiyatro oyunudur.
Anne, baba, çocuklar ve büyükanneden oluşan aile bireylerinin her biri farklı karakterlere ve hayallere sahiptir. Tüm sıkışmışlıklarına rağmen birbirlerine duydukları sevgi, diğer tüm yoksunluklarını unutturmaktadır.
Acıyla yoğrulan kişi her şerde bir hayır olduğunu bilir...
İşte o zaman hazreti İnsanın korkusu, kendi varoluşuna ve geleceğine yönelik bilinçli bir tehdit algılama dürtüsü haline gelir işte o zaman korku bu yönüyle anlamlıdır.
Tiyatro sanatı; çelik çomak derdinde olmayan marifetli ellerin dokunuşlarıyla insan hayatının her satırına mükemmel imzalar atacaktır. Bu sebeple sorgulamayı hakkıyla öğretebilecek mükemmel bir öğretmendir
Yeteneğim ölçüsünde mesleğimi Hayal (Tiyatro) sahnesinde icra ederken O’nun rızasıyla rol alıp oynamaya ve oynatmaya çalıştım ve halen de çalışıyorum. Oynatmaktan kastım Hayal sahnesinde yetiştirmeye çalıştığım öğrencilerimdir.